Hasan EJDERHA
Bilsem Ve Dirilsem De Yürüsem
Hocam Mustafa KÖK’e
Belki soğuk, zaman şiire doymadan toynaklar baki
Sanki ruha haber var, kılıçlar anlık efendiler, sonra bahar
Karar günü her dem tuğra ve dert çığlıkta akşam
Yaşasam ve yaşamasam ne ki doğrulur umut, gelir kırlangıçlar
Su akacak bir gün duyulur çağrılar ve durulur köpük.
Ben oradaydım bilmeden vurulur turnalara gem
Her em şifa değil, her dem gizliden akar bengisu.
Bilsem ve dirilsem de yürüsem, güneş aha şurada, an yakın
Ceylanlara göç var tarlalar ve ağaçlar, yoruldu gelecek
Kurnaz tilkiler, karanlığında kaldı kunduzların
Yıldızların varına denk ne varsa gerçek, ben inanıyorum aşka.
Daha toprak kuru bebekler uyanacak ancak
Anlayacak ne varsa bilip de taşımak kadar yoruldum ey yar.
Dağlar kadar anlasam yağmuru kolay berekete durmak
Uyumak sonra aldırmadan, kan üzre çizgiler kadar devlet
Evet haykırmaya! Lakin çığlık evrensel olsa güzel
Ezel-ebet tarla mezarlıklar, bire bin veren harman; ne yaman bir ders.
Dervişin yüzü düşer ebrulara tekne sıcak
Alınacak ne kadar öç varsa alınacak; sürülünce sayfaları kitabın.
Denilse ki kral çıplak kahkahalar yükselecek göğe
Dağlara ağan bulutlar şaşıracak tavşanlardan önce.
Gülünce çiçekleri kıskandıracak bebekler, denklemler iflas edecek
Gidecek gelmemek üzre kötü, örtü kalkacak; aydınlanacak gökyüzü.
Özü ve sözü ile yürüdü erler ki gelirler
Ayak sesleri değil mi ağıtlar, türküler, şiirler ve cümle evrensel bilgiler. |